1000 Çiftçi 1000 Bereket Programı kapsamında çiftçilere finansal okuryazarlık eğitimi veren proje paydaşı FODER’in Yönetim Kurulu Başkanı Attila Köksal’ın ofisine konuk olduk, finansal bilinçlendirme kampanyalarının çiftçileri nasıl etkileyeceğini konuştuk.
2012 yılında Özlem Denizmen başkanlığında kurulan Finansal Okuryazarlık ve Erişim Derneği (FODER), devlet, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği yaparak bireylerin finansal konularda bilinçlenmesini sağlıyor. Bugün Attila Köksal liderliğinde çalışmalarına devam eden dernek, çiftçilerle bir araya geldiği 1000 Çiftçi 1000 Bereket Programı’ndan çok umutlu. Finansal okuryazarlık, finansal erişim farkındalıkları ve olanakları konusunda çiftçimizi bilinçlendirme çalışmaları yapılan bu eğitimlerle üreticinin refah içerisinde yaşamasını hedefliyorlar.
Finansal okuryazarlık deyince ne anlamalıyız?
Finansal okuryazarlık bireylerin parasal konularda bilgili olmaları, rasyonel ve etkin kararlar alma yetisidir. En basit anlatımıyla tanımı bu diyebiliriz. Parayla ilgili konularda, örneğin, kredi kartı kullanma, bütçe yapma, harcamalar konularında daha bilgili olup, mali kararları bir plan dahilinde verme anlamına geliyor. Biz de FODER olarak vatandaşlarımızı finansal okuryazarlık konusunda bilinçlendirmeye, harcamalar ve tasarruflar gibi gündelik hayatımızın içinde olan bu basit kavramları yine basit şekilde anlatmaya çalışıyoruz.
FODER olarak yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz?
Biz daha çok kurumlarla çalışıyoruz. Bunların arasında bankalar, şirketler, sivil toplum örgütleri, birlikler var. Proje bazında kitlelere ulaşan çalışmalar yapıyoruz. Örneğin; iş hayatına yeni başlayan kadınlarla ilgili bir projemiz var. Bir bordroyu tanımak bile bir adım biliyorsunuz. İlkokul öğrencilerinden üniversite öğrencilerine, iş hayatına yeni hazırlananlardan emeklilere, kadınlara, erkeklere, orduya, polis teşkilatına, toplumun farklı katmanlarında değişik çalışma yöntemlerimiz var.
1000 Çiftçi 1000 Bereket Programı kapsamında çiftçilerimize de finansal okuryazarlık eğitimleri veriyorsunuz. Çiftçilere özel farklı bir eğitim modeliniz var mı?
Toplumun her kesimi için vermeniz gereken mesajlar farklı. Yaş durumu, bireylerin ihtiyaçları, geleceğe bakış açısı ve zamanlarına göre eğitimler değişiyor. 25 yaşında yeni iş hayatına başlayan birisiyle 55 yaşında, emeklilik sürecine başlayacak birinin ihtiyaçları çok farklı. Dolayısıyla onlara vermemiz gereken mesajlar da farklı oluyor. Keza çiftçilerde de aynı durum var. Genç bir çiftçiyle yaşlı bir çiftçinin ihtiyaçları bile farklı.
Genelde çiftçilerde gördüğümüz şu; finansal açıdan iş hayatıyla özel hayat hep iç içe. Dolayısıyla ayrı bir iş bilançosu ya da özel hayat bilançosu yok. Şirket sahiplerinde ya da çalışanlarında böyle olmuyor. O yüzden çiftçilerimizle yaptığımız programda elbette onlara özel modüller gerçekleştirdik ama ana felsefe hep aynı.
Eğitimlerde temel olarak yapılan çalışma nedir?
Bir; gelir ve giderleri bilmek için bütçe yapmak gerekiyor. Masrafları bilmek zorundayız. Biz de öncelikle bireyin gelir ve giderlerini sağlıklı bir şekilde yapmasını amaçlıyoruz. İkincisi; tasarruf yapmak. Ve bundan sonra da bu tasarrufları birikime dönüştürüp bu birikimleri de yatırıma çevirmek. Çiftçimizin de ileride refah içerisinde bir emeklilik geçirebilmesi için bu yatırımları yapması gerekiyor. Temel felsefemiz genelde bu.
Eğitimlerde çiftçilerimizin mali alışkanlıklarıyla ilgili dikkatinizi çeken ne oldu?
Çiftçilerimizin işletme sermayesine ihtiyacları var. Yani çiftçiler önce bir yatırım yapmak, tohum, gübre, yakıt almak zorundalar.Ama bir yandan da işçileri var ya da ailece çalışıyorlar ve yaşamak zorundalar. Hasattan sonra da iş bitmiyor, bu kez de ürünlerini satmak zorundalar. Ama ürününüzü de her zaman peşin paraya satamıyorsunuz. Vadeli satabiliyorsunuz. Onun tahsilatına kadar da bir süre geçiyor. Dolayısıyla uzun bir süreçten bahsediyoruz burada. Birçok çiftçi kardeşimiz bu dönemde borçlanmak zorunda kalıyor.
Genelde de sıkıntı bu dönemdeki borçlardan çıkıyor zaten. Bazıları gereğinden fazla borçlanıyor ya da faiz hesabını doğru yapamadığından hüsranla sonuçlanan durumlar ortaya çıkabiliyor. Örneğin kimi zaman gelir var ama tahsilatı çok uzun sürede olduğundan nakit akışında problem yaşanabiliyor. 1000 Çiftçi 1000 Bereket programı kapsamında yaptığımız eğitimlerde ilk bütçeyle başlıyoruz. İleriye dönük gelir ve giderleri hesaplamayı öğrenmek gerekiyor. Çiftçilerimiz de bu programdan bayağı fayda sağlıyorlar.
Finansal okuryazarlık çiftçilere ne sağlar?
Bizim eğitimlerimizin ilk hedefi, gelir artırmaktan çok giderleri kontrol etmek. Bir tarlanız var örneğin ve mısır ekiyorsunuz. Öncelikle tohum almanız lazım. Yakıt, işçilik giderleriniz olacak. Sonra da oradan sağladığınız ürünü satacaksınız. Buradaki en önemli konu; operasyonunuzun karlı olup olmaması.
Tarlanızın boyutu belli, ekeceğiniz mısır miktarı belli, bunun yanında yapacağınız harcamalar gerçekten bu yatırımlarınızı karşılayacak mı? Bunu görebiliyorsanız ekin, ama bunun yanında ne kadar tohum alacaksanız, ne kadar borçlanacaksınız, ne kadar faiz ödeyeceksiniz, işçilik giderlerini nasıl yöneteceksiniz sorularına da cevap bulmak gerekiyor.
Eğitimlerimizde verdiğimiz temel felsefe bu, gelirden önce gider tarafına odaklanıp gerçekçi hedefler koymak. Sağlıklı bir bütçe oluştuğunda zaman içerisinde işler büyüyeceği için gelir de dolaylı yoldan artacak ve çiftçimiz refah içerisinde üretimine devam edebilecektir.