Kimi araştırmalara göre Moğolistan’da Hangay Dağı ve Tamır Irmağı ile çevrelenmiş bir yayla; kimilerine göre Orhun ve Tamır Irmağı kaynaklarının bulunduğu yer, kimilerine göre ise Zahvan-Aymak sınırları içerisindeki Otgon Tenger Dağı civarındaki bölge; Ötüken. Tarihten bu yana birçok Türk topluluğunda “Toprak Ana” kabul edilen geniş bir alan.
Türkologların Ötüken bölgesinin coğrafi konumuyla ilgili tespitleri zaman içerisinde küçük farklılıklar gösterse de genel anlamda Moğolistan’da genişçe bir alandan bahsediliyor. Göktürk İmparatorluğu’nun başkenti sayılan Ötüken, sık ormanlarıyla da Orta Asya’nın en verimli toprakları arasında sayılıyor.
Bir mekanın coğrafi ya da stratejik konumu veya topluluklar arasında bir rekabet meselesi haline gelmesi dahi o bölgeyi kutsal adlandırmaya yetmez. Ötüken için de aynı şey geçerli. Sert rüzgarlarıyla ünlü bu bölgenin kutsal sayılmasının, “Toprak Ana” diye adlandırılmasının Orta Asya inanç ve mitolojisine dayanan birçok nedeni bulunuyor.
7. yüzyılda bütün Türk boyları ve Göktürk İmparatorluğu’na bağlı diğer boylar için Ötüken bölgesinin bir kült olduğu Göktürk Yazıtları’ndan açıkça anlaşılır. Bilge Kağan, Kül Tigin ve Tonyukuk adına dikilmiş bu yazıtlar, devlet yazıtları olduğundan halk inanışları ve geleneklerin izlerini sürmek adına doğru noktalar olmayacaktır. Ancak dönemin yaşam koşullarını anlayabilmek adına önemli ipuçları verir.
Bu yazıtlarda Türk milletinden “Ötüken Yış Budun” (Kutsal Ötüken Ormanının Milleti) olarak bahsedilir. Tarihten bu yana Orta Asya’nın kutsal toprakları sayılan bu bölge birçok Türk topluluğu için büyük önem taşır. Hunların başkenti Ejderler şehri, Uygurların Ordu-Balıg, Cengiz İmparatorluğu’nun Kara Kurum adlı başkentleri ve Göktürklerin Ötüken adını verdikleri bölge hep aynı havza içerisindedir.
Kökeni Hun Türklerine dayanan ve Türk tarihinde Kut anlayışı denen Kök Tengri inancında tabiata verilen önem ve “Vatan bizim anamızdır” anlayışı dolayısıyla bu topraklar “Toprak Ana” olarak nitelendirilir. Türk ve Moğol topluluklarının bölgeye Ötügen/Ötüken demesi de bu yüzdendir. Ötüken, kelime anlamıyla Toprak Ana anlamına gelir. Orhun Abideleri’nde bahsi geçen bu bölge, Bilge Kağan Yazıtı’nda da Türk İlinin Yüreği olarak tanımlanır.
Yazıtlardaki ifadelerden anlaşıldığı üzere Ötüken, cihanın merkezidir ve bir cihan devleti olma gayesinde olan Türk devletinin merkezi de burada olmalıdır. Bu sebeple Orta Asya’yı hakimiyeti altına alan bir devlet başkent olarak da aynı yeri seçmelidir. Yazıtlara göre Tanrı’nın dünyaya, dünyanın da Tanrı’ya en yakın olduğu yer burasıdır.
Eski çağlarda dağ ve orman, hayatla ölümün birleştiği, sonsuzluğun gerçekleştiği yer kabul edilir. Gökle yerin birleştiği nokta olmasıyla dağ, dünyanın merkezi sayılır. Bu sebeple kutsal bölgeler, dağlarla özdeşleştirilir. Yahudilerde Sina Dağı, Araplarda Arafat Dağı, Yunanlılarda Olimpos, Hintlilerde Himalaya’nın anlamı gibi Türk toplulukları için de Ötüken gök, yeryüzü ve yeraltının buluştuğu nokta sayılır. Tanrı’yla ilişki kurmak, dua etmek, kurban vermek amacıyla bir araya geldikleri bu alan aynı zamanda Türklerin avcılık ve savaşçılık yeteneklerini de kazandıkları bölge kabul edilir.
Yaşamın, yerin rahminden çıkış; ölümün ise yuvaya dönüş olarak kabul edildiği eski çağlarda vatan toprağına duyulan mistik aşkın bir göstergesi gibidir. Türk tarihinin başlangıç noktası sayılan Ötüken’in Toprak Ana olarak adlandırılmasının ana sebebi işte bu sebeplerden ötürü mistik aşkla buluşma, yuvaya dönüş olarak kabul edilir.