Tarım sadece gıda ihtiyacımızı karşılamıyor; çevreden ekonomiye, çiftçi refahından toplumsal ilerlemeye kadar pek çok alanı da etkiliyor. Bu nedenle tarımın sürdürülebilir olması, çok büyük önem taşıyor.
Dünya nüfusu, temel besin ihtiyacını topraktan karşılıyor. En basit tanımıyla, “toprağın işlenmesi” olan tarım bu anlamda, yıllar geçtikçe artan dünya nüfusu için en temel gıda kaynağı.
Ancak tarım, bizler için besin üretme kabiliyetinin ötesinde çok daha büyük bir toplumsal işlev görüyor. Tarım aynı zamanda çiftçilerin ve toplumun refahını; toprak sağlığı, su kaynakları ve bio-çeşitlilik gibi çeşitli fiziksel ve biyolojik çevrelerin yönetimini; büyük bir işgücü ile bu işgücünün refahını; yani sosyal, ekonomik ve ekolojik sistemlerin bütününü kapsıyor.
Bu kadar büyük bir sistemi kapsadığı için de tarım, “sürdürülebilirlik” kavramını odağına alıyor. Bunun ardındaki denklem ise çok basit. Eğer tarımsal üretimin sürdürülebilirliği sağlanamaz ve bir noktada tarım nüfusun ihtiyacını karşılayamazsa dünya büyük bir açlık tehdidiyle karşılaşacak. Üretim şimdiki seviyeden daha da geriye giderse çok hızlı bir şekilde önce üreticiler, hemen peşinden istihdam, ülke ekonomisi ve nihayet toplum refahı etkilenecek.
İşte, böylesine bir kriz senaryosu ile karşılaşmamak için tarımın sürdürülebilirliğinin sağlanması gerekiyor. Bunun için bir yandan acil önlemler alınırken bir yandan da akıllı tarımsal teknolojiler geliştiriliyor.
Peki, sürdürülebilir tarım hayatımızda hangi alanları kapsıyor ve bu alanların korunması için hangi önlemler alınıyor? Maddeler halinde inceledik:
1. Sürdürülebilir tarım, insanların besin ve enerji (biyoyakıt), hayvanların ise yem ihtiyacını karşılıyor.
Besin, enerji ve yem ihtiyacını, hem bugün hem de gelecekte karşılamak için alınan önlemlerin başında, çiftlik uygulama ve sistemlerinin üretkenliğini sağlamak geliyor. Bu üretkenliği sağlamak için günümüzde sensörler ve uydu sistemleri gibi pek çok akıllı teknoloji kullanılıyor.
Üretilen yiyeceklerin kalite ve güvenliğini korumak ve sürdürülebilir şekilde geliştirmek de aynı derecede önemli. Bunu korumak için günümüzde toprak analizi ile akıllı gübreleme ve ilaçlama yapabilen dijital teknolojiler kullanılıyor.
Sürdürülebilir tarım uygulamaları kapsamında çiftçiler artık uzmanlara da daha kolay ulaşıyorlar. Eskiden çiftçiler deneme yanılma yöntemiyle tarım yapmaya çalışırken bugün ziraat mühendislerine kolayca ulaşabilecekleri sistemleri kullanıyorlar. Uzman ziraat mühendisleri ekimden hasata kadar çiftçilere doğru gübreleme, etkin sulama yöntemleri ve hastalıklarla mücadele konusunda bilgi veriyor; böylece ürün kalitesi artarken gıda güvenliği de sağlanmış oluyor.
2. Sürdürülebilir tarım, çevresel kaliteyi ve doğal kaynakları koruyor ve geliştiriyor.
İnsanlar, neredeyse bir asırdan beri denetimsiz pek çok faaliyetle dünyayı artarak devam eden bir doğa tahribine maruz bıraktı. Başta toprak, su, hava, ormanlar ve biyolojik çeşitlilik gibi doğal varlıklar, hızla kirletildi, tüketildi veya tahrip edildi. Bunun yanında hızlı nüfus artışı, aşırı tüketim, israf ve iklim değişikliği nedeniyle doğa büyük bir riskle karşı karşıya kaldı.
Tüm bu tahribatın sonucunda gelecekte yaşanacak büyük bir çevresel felaketin önüne geçmek için bugün alınan önlemlerin başında sürdürülebilir tarım uygulamaları geliyor. Yenilikçi ve gelişkin tarımsal uygulamalar toprak, su, hava kalitesi ile sağlığını ve aynı zamanda biyo-çeşitliliği koruma işlevi görüyor.
Örneğin toprak analizleri ve sensör teknolojisi ile toprağın nem oranı hesaplanıyor ve bitkilere ihtiyaç duydukları zaman ve oranda su veriliyor. Böylece su kaynakları korunuyor. Akıllı ilaçlama yaparak toprak kalitesi ve sağlığı iyileştiriliyor. Tarımda kullanılan ekipmanların düzenli bakımı yapılarak zararlı gazların aşırı derecede salınımı önleniyor ve böylece hava kalitesi iyileştiriliyor.
3. Sürdürülebilir tarım, ekonomik sürdürülebilirliğe destek olurken refahı artıran bir işlev görüyor.
Çiftlik işletme karlılığı, çiftçilerle ailelerinin refahı ve tarımda çalışanların ekonomik güvenliği de sürdürülebilir tarımın konuları arasında. Bunu sağlamak üzere pek çok finansal sistem devreye alınıyor.
Örneğin, “finansal okur-yazarlık” eğitimleri ile çiftçiler, topraklarını bir işletme bakış açısıyla yönetebiliyor, refahlarını koruyup artırabiliyorlar.
Ayrıca oluşturulan online portallar sayesinde çiftçiler, girdi ve üretim maliyelerini daha kolay yönetebiliyorlar. Üretimde kullanılan gübre, ilaç, tohum ve akaryakıt gibi girdilerin alış fiyatları ve miktarları bu sisteme kaydediliyor. Sonrasında bu girdilerin ne kadar kullanıldığı ve ne kadar arttığı hesaplanabiliyor. Böylece çiftçiler, finansal denetim sağlayarak girdileri israf etmiyorlar. Bu da refah artıran bir işlev görüyor. Böylece nihai olarak toplum ve ülke ekonomisine önemli oranda katkı sağlanıyor.
4. Sürdürülebilir tarım çiftçiler, tarım çalışanları ve toplumun hayat standartlarını geliştiriyor.
Tarım, uzun yıllar boyunca tüketicilerin sağlığını korumak ve geliştirmekte önemli bir işlev gördü. Ama bizlere iyi gelen o sağlıklı meyveleri ve sebzeleri üreten çiftçilerin ve tarım çalışanlarının sağlıkları genelde gözardı ediliyordu. Bu nedenle ne yazık ki bugün hâlâ tarımsal üretimde iş kazaları yaşanabiliyor.
İşte sürdürülebilir tarım, tarımsal üretimde iş sağlığı ve güvenliği kavramını da yaygınlaştırarak çiftçilerin ve çalışanların sağlık standartlarını yükseltiyor.
Diğer taraftan da yerel besinlere ve ekolojik hizmetlere erişimin sürekliliği sağlanarak toplum sağlığının yükselmesine katkı sağlanıyor.