Sürdürülebilir tarım, sadece üreticileri değil, bireysel olarak bizleri de ilgilendiriyor. Çünkü, bu tarım uygulamaları ne kadar yaygınlaşırsa ürün kalitesi ve dolayısıyla da bizim sağlığımız o kadar iyileşiyor. Sürdürülebilir tarım ile birlikte “sürdürülebilir beslenme” kavramının ortaya çıkması da bu nedenle hiç tesadüf değil. Sağlığınızı korumak için önerilerimize bir göz atın…
“Sürdürülebilir beslenme”, çağımızın yeni kavramlarından biri ve uzun bir dönem de gündemimizde olacağa benziyor. Sürdürülebilir beslenme şöyle tanımlanıyor: Besleyici, güvenli, sağlıklı, ekosistemi koruyucu, ulaşılabilir, adil, ekonomik olarak erişilebilir, doğal kaynaklı.
Peki, “sürdürülebilir beslenme” kavramı, neden tam da bu dönemde hayatımıza girdi? Dünyanın açlık tehdidiyle mücadele etmesi, bunun en önemli nedenlerinden biri sayılıyor. Birleşmiş Milletler (BM) uzman kuruluşları tarafından hazırlanan “Dünya Gıda Güvenliği ve Beslenme Durumu 2018” raporuna göre, günümüzde dünyada 821 milyon insan açlıkla mücadele ediyor. Daha açık yazmak gerekirse; bugün dünyada her 9 kişiden 1’i açlıkla karşı karşıya. Üstelik eğer önlem alınmaza, 2050 yılına gelindiğinde bu durumun daha da kötüleşeceği tahmin ediliyor.
Sağlıklı beslenmenin yolu sürdürülebilir tarımdan geçiyor
Başta BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), BM Çevre Programı (UNEP) ve bunların dünyadaki ortakları, gıda güvenliğini tehdit eden bu durumu tersine çevirmek için çeşitli programlar çıkarıp kampanyalar düzenliyor. Yürütülen programların en önemlisi ise sürdürülebilir üretimi, yani sürdürülebilir tarımı teşvik etmek.
Nitekim günümüzde üretilen gıda, yüzde 90’a varan oranda topraktan geliyor. Hal böyle olunca açlıkla mücadele etmenin veya sağlıklı besinlere ulaşmanın yolu da kelimenin tam anlamıyla “toprağa iyi bakmaktan” geçiyor. Günümüzde artık “toprağa iyi bakmak”, sürdürülebilir tarıma geçmek anlamına geliyor.
Sürdürülebilir tarım; çevreye önem veren ve yaşanabilir doğayı koruyan, ekonomik açıdan karlı ve verimli, üreticilerin ve toplumun refahını artıran, insan sağlığını koruyan tarımsal uygulamaları kapsıyor. Doğaya ve insana olan tüm bu yararları da şu temel ilkelerle sağlıyor:
• Toprakta erezyon gibi geriye dönüşü olmayan değişimler önleniyor.
• Küçük alanlardan bile maksimum verim alınması sağlanıyor.
• Ekim öncesinde gerekli toprak analizleri yapılarak toprağın sağlıklı yönetimi belirleniyor.
• Toprak nemi ve bitki ihtiyaçları dikkate alınarak sulama programı hazırlanıyor. Böylece su kaynakları gereksiz yere tüketilmiyor.
• Tarımda kullanılan tüm ekipmanların bakımı düzenli yapılarak yakıt ve enerji tüketimi optimum seviyede tutuluyor.
• Yakıt tasarrufu sağlamak ve doğaya zararlı karbon salınımını azaltmak amacıyla tüm lojistik faaliyetler optimize ediliyor.
• Sensör teknolojisi gibi dijital uygulamalardan yararlanılarak ilaçlama programı çıkarılıyor ve hem bitki hem de insan sağlığına zararlı olabilecek gereksiz ilaçlamadan kaçınılıyor.
• Teknolojik yöntemlerin doğaya uygun hale getirilmesi ile ürün kalitesi artırılıyor.
Sadece tarım değil, insan sağlığı da korunuyor
Tüm bu ilkeler, ilk başta sadece tarımın kalkınmasına faydalıymış gibi görünebilir. Oysa, sürdürülebilir tarımın gelişmesi ve yaygınlaşmasının en önemli yararları, sonuç olarak tarımsal ürünleri tüketen insanların sağlığı üzerinde yaşanıyor. Sürdürülebilir tarımın, gelecekte bizleri daha çok tehdit edecek açlıkla mücadelede etkili bir yöntem olmasının nedeni de aslında bu.
Bu tarım yöntemleriyle sadece verim değil, ürün kalitesi de artıyor. Yani, toprağın sağlığı iyileştikçe, ürün sağlığı da aynı oranda yükseliyor. Dolayısıyla bizler de daha sağlıklı, besleyici, güvenli, doğal kaynaklı gıdaya daha ekonomik şekilde kolayca ulaşabiliyoruz.
Nelere dikkat etmek gerekir?
Yukarıda sayılan tüm bu önlemlerin çiftçileri ilgilendirdiği doğru. Ancak, sürdürülebilir tarımın yaygınlaşması için tüketicilerin de bu konuda farkındalık geliştirip bu tarım uygulamalarını kullanan üreticileri desteklemeleri gerekiyor. Tüketiciler, sağlıklı besin konusunda taleplerini ne kadar artırırsa çiftçilerin de bu talebe karşılık vermek için sağlıklı gıda üretimine daha fazla geçeceğini unutmamak lazım.
Öyleyse, bireysel olarak bizlerin, beslenmemizi sürdürülebilir ve sağlıklı kılmak için ne yapmamız gerekiyor? Aşağıdaki “Sürdürülebilir Beslenme Listesi” ile hem sağlığınızı koruyup hem de bizlerle birlikte gelecek nesilleri de kurtarabilecek tarım uygulamalarına destek verebilirsiniz:
• Öncelikle sebze ve meyvelerinizin nereden geldiğini ve nasıl üretildiğini sorun.
• Doğal kaynakları en iyi şekilde kullanan ve sağlıklı tarımsal gıdalar üretmeyi hedefleyen üreticileri araştırıp bulun.
• Sürdürülebilir tarım uygulamalarını kullanan üreticileri tercih ederek daha yüksek kaliteli ürünlere buzdolabınızda yer açın.
• Sebze ve meyvelerinizi yerel üreticiden almaya özen gösterin. Böylece daha taze ürünlere ulaşmış olursunuz.
• Plastik malzemelere aşırı şekilde paketlenmiş sebze ve meyve tüketimini azaltın. Bu şekilde paketlenmemiş taze ürünlere sahip olmak istiyorsanız, en iyi yöntem yine yerel üreticileri tercih etmek.
• Sebze ve meyvelerinizin size ulaşana kadar kaç kilometre yol kat ettiğini öğrenin. Gıdaların taşınmasında araçlar ne kadar çok mesafe kat ederse havaya o kadar çok zararlı karbon salınıyor. Bu zararlı gazlar, yol boyunca sebze ve meyvenin üzerine de yapışarak sağlığımızı tehdit etmeye başlıyor.
• Bitkisel temelli beslenmeyi artırın. Günlük en az 3 porsiyon sebze ve meyve tüketin.
• Besinlerinizi iyi muhafaza edin. Çabuk bozulabilir olan meyve ve sebzeleri mevsiminde tüketin.
• Unutmayın, israf ettiğiniz her gıda doğal kaynakların daha fazla ve gereksiz yere tüketilmesine neden oluyor. Bu nedenle gıda israfından mutlaka kaçının.