2018 TÜİK verilerine göre bugün 82 milyonu geçen Türkiye nüfusunun 2030 yılında 100 milyona yaklaşacağı söyleniyor. Nüfus artışının önüne geçmek yakın vadede bir hayli zor.
Ancak bunun yanı sıra küresel ısınmanın yarattığı olumsuz etkenleri ve doğal kaynakların giderek azaldığını da düşünürsek bugün su stresi çeken ülkemizin yakın zamanda ciddi bir problemle karşı karşıya kalacağını söylemek çok da zor değil.
Su sorunu elbette sadece ülkemize özgü bir problem değil. Tüm dünya oturmuş kara kara su tüketimini gözden geçirirken bir yandan da soruna yeni ve alternatif çözüm önerileri bulmaya çalışıyor.
Küreselleşme, hızla artan nüfus, kentleşme ve iklim değişiklikleri dolayısıyla tatlı su kaynaklarının miktarı giderek azalırken sektörler arasındaki dağılımı da gün geçtikçe daha da önemli bir konu haline geliyor.
Ülke içi üretim ve tüketimde kullanılan suyun miktarı ve kalitesini ölçmek üzere çalışan çevre kuruluşları ise daha iyi bir gelecek ve sağlıklı nesiller için su ayak izi konusunda tüm ülkeleri uyarıyor.
Kuşkusuz su ayak izi yepyeni bir kavram. Suyun global ekonomi içerisinde oynadığı rolün de anlaşılmasını sağlıyor. İlk kez 2002 yılında University of Twente Profesörü, bilim insanı Arjen Hoekstra tarafından telaffuz edilen bu kavram, birim zamanda harcanan (buharlaşma dahil) ve/veya kirletilen su miktarı ile ölçülüyor.
Water Footprint Network’ün 2012’de yayınladığı raporlarda ise “Bir bireyin, toplumun veya iş kolunun su ayak izi; bireyin veya toplumun tükettiği malların ve hizmetlerin üretimi için kullanılan veya üreticinin mal ve hizmet üretimi için kullandığı toplam temiz su kaynaklarının miktarı” olarak tanımlanıyor.
Buna göre su ayak iziyle ilgili yapılan araştırmalar suyun türünü, ne zaman ve nerede kullanıldığını anlatıyor. Özetle, bir ülkenin su ayak izi verilerine bakarak o ülkede suyun ekonomik faaliyetlerdeki yönünü izleyebiliyor, üretim ve tüketimde kullanılan su kaynaklarını inceleyebiliyor ve buna bağlı olarak etkin su kullanımına yönelik çalışmalar yapabilir hale geliyoruz. Araştırma sonuçlarında su kullanımını ve kalitesini temsil eden üç bileşen ise mavi, yeşil ve gri su ayak izi olarak tanımlanıyor.
Mavi su ayak izi, genel olarak tatlı su denildiğinde aklımıza gelen su kaynaklarının yani bir malı üretmek için ihtiyaç duyulan yüzey ve yeraltı tatlı su kaynaklarının toplam hacmini gösteren veri. Yeşil su ayak izi ise üretimde kullanılan yağmur suyuna deniyor.
Ancak yeşil su ayak izi, kaybolan ve yeraltı sularına karışan suyu değil; toprakta ya da bir süreliğine bile olsa toprak üstünde saklanan yağmur suyunu kapsıyor. Gri su ayak izi ise kirliliğe yönelik önemli bir gösterge ve kirlilik yükünün bertaraf edilmesi veya azaltılması için kullanılan tatlı su miktarını tanımlıyor.
En son 2014 yılında yapılan Türkiye Su Ayak İzi raporuna göre ise üretim ve tüketimin su ayak izinin yüzde 89’unu tarım sektörü oluşturuyor. Sektör olarak tarımın su ayak izinin en büyük payı bitkisel üretime ve bir alt kademeye indiğimizde bitkisel üretimin su ayak izinin de en büyük payı yüzde 38’le mısırın da içinde olduğu tahıl üretimine ait.
Bunun en önemli sebebi ise tahılların, endüstri bitkileri ve yem bitkilerinden farklı olarak hem mevcut su kaynaklarına hem de yağışlara ihtiyaç duyuyor olması.
Özetle, tarımda kullanılan su miktarı ülkenin su ayak izini belirleyen en önemli faktör. Su kaynaklarının sürdürülebilirliğini sağlamak için, bunları kullanan en büyük sektör olan tarım çalışanlarının, üreticilerinin ve bu sektöre hizmet edenlerin birlikte hareket etmesini gerektiriyor.
Yüksek su ayak izini düşürmek ve etkilerinin üstesinden gelebilmek için karar vericiler uygun stratejiler geliştirirken, çiftçiye düşen sulama konusunda daha hassas yöntemler üzerine düşünmek. Her geçen gün gelişen tarım teknolojileri sayesinde veriye dayalı, su tüketimini azaltan ve doğru/etkin sulamayı gerçekleştiren yöntemler ve ürünler mevcut.
Bireysel su tüketimini azaltmanın yanında, tarım çalışanlarının dijital teknolojilerle buluşmasını sağlayarak sektörel su kullanımlarını düşürmek gerekiyor.
2030 yılında su fakiri bir ülke olmamızı engelleyecek tek yöntem de bu.