İklim değişikliği, pek çok ülkede tarımsal üretimi olumsuz yönde etkiliyor. Raporlara göre eğer önlem alınmazsa sadece gelişmekte olan ülkelerin değil, gelişmiş ülkelerin de temel tarım ürünlerinde çok ciddi kayıplar yaşanması bekleniyor.
Yaşamak için yiyeceğe ihtiyacımız var. Bu nedenle, tüm canlıların geleceği ile tarımsal üretimin geleceği arasında hayati bir bağ var. Ancak, bir yandan iklim değişikliği, diğer yandan temiz su kaynaklarının azalması tarımsal üretimi olumsuz yönde etkiliyor; bu ise dünyada yeterli gıdaya erişimi tehdit ediyor.
“Ne yazık ki haberler iyi değil”
Bu tehdidin günümüzdeki boyutları, son olarak Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) 2018 yılında açıkladığı, “Dünyada Gıda Güvenliği ve Beslenmenin Durumu” başlıklı raporunda ortaya konuldu. FAO Genel Direktörü Jose Graziano Da Silva, raporu açıklarken “Ne yazık ki haberler iyi değil. Şunu söylemem gerekiyor ki dünyada açlık çeken insan sayısı üçüncü kez arttı. Geçen yıl 821 milyon insan yetersiz beslenmiş olarak kayıtlara geçti” dedi.
Durumun giderek kötüleştiği belirtilen raporda, “İklim değişikliği, yağış modellerini ve tarım sezonlarını etkiliyor. Ayrıca, kuraklık ve sel gibi iklime bağlı durumlar da, çatışmalar ve ekonomik durgunluklarla beraber, açlığın artmasına yol açan başlıca nedenleri oluşturuyor” değerlendirmesinde bulunuldu.
Temiz su kaynaklarının azalmasının dışında iklim değişikliği sebebiyle günümüzde sıkça yaşanmaya başlayan seller, fırtınalar, kuraklıklar, don olayları ve sezonluk değişen yağış miktarları da tarımsal üretim üzerinde doğrudan etkili olan faktörler. Bu değişiklikler, tarladaki ürünün kalitesini ve ürün miktarını hiç azımsanmayacak kadar etkiliyor.
Tarımsal üretim, güney ülkelerinden kuzey ülkelerine kayacak
Yapılan araştırmalara göre, iklim değişikliğine bağlı olarak sıcaklıkların artmasıyla birlikte bazı tarımsal ürünlerin yetiştiği alanların, güneydeki ülkelerden Kanada ve Rusya gibi kuzeyde yer alan ülkelere kayması öngörülüyor. Ancak, bu tahminden kuzeydeki ülkelerin daha şanslı olacağı sonucunu çıkarmamak gerek. Çünkü, hava ısınsa da bu ülkelerde toprak koşullarının yoğun tarım için uygun olup olmayacağı henüz bilinmiyor.
Diğer taraftan, tropik bölgelerde yer alan ve gelirlerinin büyük bir kısmını tarım ürünlerinin ihracatından kazanan Afrika ve Orta Amerika ülkelerinin, küresel ısınmadan olumsuz yönde etkilenmesi bekleniyor. Bu etkinin ne kadar büyük olacağını, Uluslararası Gıda Politikaları Araştırma Enstitüsü’nün (IFPRI) araştırması ortaya koyuyor.
Havanın ısınması ile birlikte tarımsal verimde yaşanacak düşüşüş, raporda Filipinler örneği üzerinden gösteriliyor: Filipinler’de sıcaklığın sadece 1 derece artmasının, ülkedeki toplam pirinç üretiminin yüzde 10 oranında düşmesine neden olacağı tahmin ediliyor.
Nitekim, iklim değişikliğinin, 2050 yılına kadar temel tarım ürünleri üzerinde yaratacağı etkilerin incelendiği bu rapora göre, gelişmekte olan ülkelerde en fazla ürün kaybının pirinç ve buğdayda olması bekleniyor.
Raporda Endonezya, Filipinler, Singapur, Vietnam, Kamboçya ve Tayland gibi Güney Doğu Asya ülkelerinde iklim değişikliği nedeniyle temel tarım ürünündeki kayıpların şiddetli şekilde yaşanacağı öngörülüyor. Bu ülkelerde, tüm ürün gruplarının verimliliğinde ve ürün kalitesinde düşüşlerin olması bekleniyor.
Diğer taraftan, iklim değişikliğine neden olan atmosferde biriken karbondioksit miktarının da ülkelerin tarımsal üretimini etkilemesi bekleniyor. Rapora göre, büyük ölçüde Afrika ve Latin Amerika ülkelerinde yetişen mısır, şeker kamışı gibi bitkilerin, atmosferde artan karbondioksit miktarından olumsuz yönde etkileneceği öngörülüyor.
Avrupa ülkelerinde hasat tarihleri değişti
Dünyanın güney enlemlerinde bulunan gelişmekte olan ülkeler de iklim değişikliği sebebiyle dezavantajlı konumda. Sıcaklıkların yükselmesi daha şimdiden, Avrupa’nın geniş kesimlerinde bitkilerin büyüme mevsimlerini etkiledi.
Avrupa Çevre Ajansı’nın açıkladığı araştırmalara göre, iklimsel değişimler nedeniyle artık Avrupa’nın geniş kesimlerinde tahıl ürünlerinin hasat tarihleri, mevsim içinde normalden birkaç gün önce yapılıyor. Ayrıca, Güney Avrupa’da tarımsal üretimin aşırı ısınma, yağış dengesizlikleri, su kaynaklarının azalması ve tarımsal hastalıklar nedeniyle yıldan yıla giderek değişime uğranması bekleniyor.
Akdeniz bölgesinde ise yazın yetişen ürünlerin, yaz aylarındaki aşırı ısınma ve su kaynaklarındaki azalma nedeniyle kış mevsiminde yetişeceği tahmin ediliyor. Bu tahmin aslında şunu söylüyor: Batı Fransa ile bazı güneydoğu Avrupa ülkelerinde, kuru geçecek yaz aylarında tarımda önemli ölçüde verim düşüşü bekleniyor.
İklim değişikliği gıda fiyatlarını artıracak
İklim değişikliği sadece doğrudan tarımsal ürünler üzerinde etkilere yol açmıyor. Tarımsal verimin ve ürün kalitesinin düşmesinin, dünyada gıdaya olan talebi artırması bekleniyor. Bunun ise aynı zamanda gıda fiyatlarının da artmasına neden olacağı tamnın ediliyor. 2050 yılına kadar küresel gıda fiyatlarında yaşanabilecek değişimlerin bir projeksiyonunu yapan Uluslararası Gıda Politikaları Araştırma Enstitüsü şu tahminlerde bulunuyor:
• İklim değişikliği yaşanmazsa bile gıda fiyatlarının, nüfus artışı nedeniyle yükseleceği öngörülüyor. 2050 yılına kadar dünya nüfusunun yaklaşık 10 milyar insana ulaşması bekleniyor; bu da nüfus artışının tarımsal üretime talebi yüzde 50 civarında artırması demek. Bu senaryoya göre, 2000 yılına kıyasla 2050 yılında pirinç fiyatları yüzde 62, mısır fiyatları yüzde 63, soya fiyatları yüzde 72 ve tahıl fiyatları yüzde 39 oranında yükselecek.
• Peki, bu senaryoya iklim değişikliği de dahil edildiğinde raporda göre nasıl bir senaryo ile karşılaşıyoruz? İklim değişikliğinin sebep olduğu artışlar da hesap edilince, tahminlere göre yukarıdaki fiyatların üzerine, pirinçte yüzde 32-37, mısırda yüzde 52-55, buğdayda yüzde 94-111, soyada ise yüzde 11 -14 arasında ek bir artış gelecek.
Yarınlarımız için acil önlem paketi
Bu konuda yapılan araştırmalar ve yayınlanan raporların ortak noktası çok açık: Eğer, yeterli önlemler alınmazsa 2050 yılına gelindiğinde düşen gıda üretimi, artan nüfusun ihtiyaçlarını karşılamayacak. Buna bağlı olarak, dünyanın açlıkla ve buna bağlı hastalıklarla çok ciddi şekilde mücadele edeceği tahmin ediliyor.
Bu tablo ile karşılaşmamak için alınması gereken pek çok önlem var. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün sıraladığı acil önlemler arasında, artan talebi karşılamak için tarımsal verimliliğin sürdürülebilir şekilde geliştirilmesi ve kırsal alanlarda tarımdan gelir kazanma imkanlarını artırmak bulunuyor.
Açık ki sadece bugünümüzü kurtarmak için değil, gelecekte çocuklarımızın ve torunlarımızın sağlıklı ve mutlu bir hayat sürmesi de ülkelerin yerel tarımının kalkınmasına, ve sürdürülebilir tarım uygulamalarının hayata geçmesine bağlı.